28 Aralık 2010 Salı

LG “Something’s Lurking”

Twin camera concept floats in water, unites sea and sky


Twin camera concept floats in water, unites sea and sky


Time Warp Project

Time Warp Project

Bu kısa film, arkadaşın mezuniyet projesiymiş. Ve bazı CG teknikleri ve portfolyosunu geliştirmek için yapmış. Gayet iyi olmuş!

A. SELIM TUNCER Dil sizin babanızın malı mı?

Dil sizin babanızın malı mı?

27 Ekim 2010 Çarşamba

Rock yıldızı Neandertal çıktı

Ozzy, sonucu esprili bir dille karşıladı : “Böylesi bir soy geçmişine sahip olmam, karım Sharon ve dünya çapındaki bir çok polis birimini pek de şaşırtmaz sanırım. Eğer Pompeii halkı kullanmış olduğum alkolün yarısını içmiş olsaydı, lavların üzerinden yürüyüp giderlerdi.”

Rock yıldızı Neandertal çıktı

30 Eylül 2010 Perşembe

19 Şubat 2010 Cuma

Yanlış bilinen bazı kelimeler

Harıl harıl çalışmak
Har farsça eşek manasına gelir dolayısyla deyimin manası eşekler gibi çalışmaktır. Şeyh Galib'in Harname adlı eserini hatırlayın.

Hınzır Seni
Hınzır hoş bir şey gibi algılansa da arapça'da domuz manasına gelmekte olup daha ziyade hakaret olarak algılanmalıdır.

Bakar gibi bakmak
Bakar öküz anlamına gelir, öküzün trene baktığı gibi manasına gelme eğilimindedir. Sultanahmet'te okurkan Rafet Hoca vardı Matematikçi o kullanırdı bunu. Bakar gibi bakma hadi cevapla.

Bazen, Baz'an, Bazan
Ba'z: (arapça) birtakım, bir parça, biraz, birkaçı (M. Nihat Özön, Osmanlıca-Türkçe Sözlük), aynı sözlükte ba'zan: (arapça) kimi vakit,kimileyin, her zaman değil, arasıra. Yani sözcüğün bu şekilde yazılışı Arapça'da doğru. Ama Türkçe'de kullanımı hem Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlük'e hem de imla klavuzuna göre "bazen" dir. Yani Türkçe metinlerde bu şekilde kullanılır.

Zürefanın düşkünü beyaz giyer kış günü
Zürefa'nın zarif kelimesinin çoğuludur hayvanlar alemindeki uzun boyunlu Zürafa ile alakası yoktur zira bu hayvanin beyaz giyme lüksü olamaz.

Bir hoş oldum
Aslı bi huş oldumdur. Huş'un manası ise baygın, fenalaşmış, kendinden geçmiş demektir.

Moruk
Ermeniceden dilimize geçen sözcüğün manası baba, sakallı, yaşlı, kocamış erkek manasına gelir.

Gökmen
TDK Türk Dİl Kurumu yetkililrinin ağzından açıklanmıştır : 2015’te ilk Türk uzay adamını uzaya göndereceğimiz basında yer aldı. Başka dillerde “astronot”, “kozmonot”, “taygonot” gibi sözler kullanılıyor. Türk uzay adamı için bunları kullanmaya gerek yok. “Gökmen”in iyi bir karşılık olacağını düşünüyoruz. Hava Kuvvetleri Komutanlığımıza bu önerimizi yazdık. “Gökmen”deki “-men” eki çok eskilerden beri dilimizde kullanılır. En eskileri “Karaman”, “azman” ve “kocaman”... Yakın dönemde de “öğretmen”, “uzman”, “sayman”, “teğmen” gibi yeni sözler türetildi.

Üstad
Bir bilim ve sanatta o sanatı en iyi bilen kişidir ve aslı Üstat'tır Üstad yazımı tek olarak kullanılıyorsa yanlıştır. Fakat dilbilgisi kurallarına göre bu işin üstadı bu beydir kullanımı da doğrudur.

Fakir Fukara Cahil Cühela Alim Ulema
Şiir gibi ama birincisi tekil ikincisi çoğullarıdır. Fakirler= Fukara, Cahiller= Cühela, Alimler= Ulema. Konuyla ilgili olarak Şart tekil Şeriat çoğuldur, tıpkı Ukala akıllı'nın çoğulu olup akıllılar manasına gelip Snop, kendini beğenmiş manası bulunmamaktadır. Hepsi arapça kökenli kelimelerdir. Koşulları isteriz yerine arapça konuşma sevdasıyla Şeriat isteriz denirse pot kırılmaz, çam devrilir. :)

Köftehor
Köftehorun birkaç anlamı olabilir; -hor farsçada yemek içmek tüketmek anlamına geliyor. Böyle olunca köfteyiyen, köftetüketen, başka bir değişle köfteseven, belki de ağzının tadını bilen olabilir :) Köfte de farsçada çiğnenmiş, ezilmiş, dövülmüş anlamına geliyor. O zaman birleştirince ezilmişi, çiğnenmişi yiyen olur ki, burada belki de hazıra konan, çiğnemek için bile zahmet etmeyen, hazırcı, tembel, raconu kendi çıkarları için kullanan, sonradan görme uyanık anlamına gelebilir.

Çirkef : Çirkab = Çirk (pis) Ab (su) = Pis Su

Hoşaf : Hoşab = Hoş (güzel) Ab (su) = Hoş Su

Zerdali sözcüğü aslen Farsça bir sözcüktür, orijinali zerd-i alu (sarı erik) dir.

Şeftali de aslen Farsça bir sözcüktür.Orijinali şeft-i alu biçimindedir.Anlamı ise etli erik demektir.

Lale, Tulip, Dilbent
Fransızcada tulipe İngilizcede tulip İtalyancada tulipa Portekizcede tulipa Almancada Tulpe sözcükleri lale anlamına gelmektedir.Bu sözcüğün de şöyle bir hikayesi vardır:Hollandalı A.G. Busneck , 16. yy ortalarında Edirnede gördüğü laleye (anlamından dolayı olsa gerek) tülbent (eşarp) demiştir ve tüm Avrupada adı bu şekilde yayılmıştır.Kullanmakta olduğumuz bu sözcük de aslen Farsça bir kelimedir.Orijinali dil-bent dir. Asıl anlamı ise gönül bağlayandır.

Serbest
Farsça bir sözcüktür. Ser (baş) dest (bağlı) nin birleşmesinden gelir ve Başıbağlı manasına gelmekte olup tam zıddı anlamda kullanmaktayız.

Denizli
Denizlinin çevresinde hiç deniz yokken bu şehre neden bu isim verilmiştir hiç merak ettiniz mi? Aslen 14. 15. yüzyıllarda bu şehre Tonuzlu(domuzlu) deniyordu.Daha sonraları halkın bu ismi pek estetik bulmamasından olacak şehrin ismi Denizli biçimine çevrilmiştir

Metelik
Sondaki -lik eki, türkçe sözcük çağrışımı yapıyor; "yemeklik yağ"daki gibi... Aslı ise batı dillerinden geliyor: İngilizce'de, metallic; yani metal para... Biz kullanırken baştaki bölümü de bir türk ismiyle (mete) değiştirip kullanagelmişiz.

Bendeniz
Bu sözcüğün ne "ben" adılıyla, ne de "deniz"le bir ilgisi vardır; ancak sondaki "-niz" eki Türkçe'dir. "Bende", Farsça'da, "kul, tutsak" demektir. Yani kişi kendini sunarken - eski dönemlerin aşırı nezaketiyle -, "Ben kulunuz X kişi," diye sunar ya; bu da öyle konuşmalarla geçmişten günümüze gelmiş.

Lahmacun
Bu sözcüğün "macun"la ilgisi dolaylıdır. Arapça'da "acin" yoğrulmuş (macun o kökten gelir), "lahm" ise "et" demektir. Lahm-i acin: yoğrulmuş et..

Anahtar
Bu sözcüğün kökü, yunanca "anihto" (açmak) eylemidir. "Anihtiri" ise "açmaya yarayan" anlamındadır; yani "anahtar"... Yunanca kökenli sözcükler aslında dilimize Anadolu'da konuşulan ("konuşulmuş olan," demek daha doğru olur sanırım) Rumca'dan geçmiştir. Gerçekte iki dil biririne çok benzese de, Rumca'daki birçok sözcük Yunanlar'ca bilinmez. Bu yüzden bu sayfalardaki birçok grekçe sözcüğe "Yunanca kökenli" demek yerine "Rumca kökenli" demek daha uygun olur. Bu durumda ise "Anadolu Rumları'nın dili" anlaşılmalıdır.

Kilit
Yine Rumca'daki "kleo" (kapatmak) eyleminden türeyen "kleidi" ("klidi" diye okunur; "kapamaya, kilitlemeye yarayan" anlamında...) sözcüğünden gelmektedir.

Gebermek
Türkçe'de eski anlamı "şişmek" idi. Şimdi ise ölmenin kaba bir tabiri oldu. Ölüp beklemiş hayvanların şişmesinden geliyor olsa gerek. (Gebe ve göbek sözcükleri de aynı kökten geliyor)

Sıpa
Abazaca'da "spau" "çocuk, yavru" demektir. Bizde ise eşek yavrusu... Arapça'da da benzer biçimde "sabi, sibyan" "çocuk" anlamındadır.

Kokana
Yunanca "kokkona"dan geliyor ve gerçek anlamı "Hristiyan kadın"dır. Bizde ise giyimi ve süslenmesi aşırıya kaçan (yorumu yapanların düşüncesi böyle) yaşlı kadınlar nedense bu biçimde anılıyor.

Dillere peleseng olmak
Peleseng tesbih tanelerinin de yapıldığı kokulu bir reçinesi de olan kıymetli bir ağaç. Reçinesi yapışkan olduğundan ağızlarda sık tekrarlanan söze dillere peleseng olmuş denir. Aslında yanlış kullanılır bu söz. Çünkü doğrusu '' Dillere persenk olmak '' tır deyişin aslı. Persenk ise terazide dengeyi sağlamak için hafif kalan kefeye konan taş ve benzeri şeyler anlamındaki farsça kelimedir. Dillere persenk olan kelime de bir şeylerin eksikliğini kapatan ağzımıza yerleşmiş sözlerdir. ( Şey gibi )

Nüans Farkı
Yanlış kullanılan kelimelerden biriyle karşı karşıyayız. Osmanlı nın son dönemlerinden 1950 li yıllara kadar Fransızca dili pek bir popülerdi bu yüzden Türkçemize yerleştirilmeye çalışılırken Şark arabeskliğiyle bu ucube laf ortaya çıkmıştır. Nüans fransızca'da fark demektir anlamazlarsa diye pekiştirmek için birde bizim farkı ekleyince ortaya bu çıkmıştır. Şark Farkı, Nüans Farkı.

Afyonu Patlamak
Eski zamanlarda afyon kullananlar Ramazan ayında sahura kalktıklarında afyonu çiğnemek yerine ince bağırsaklara sarıp yutarlarmış.Bu yutulan afyonun mide'de patlaması ancak öğle vakitlerinde olurmuş.Afyon patlayana kadar da bu kişi çok gergin ve sinirli olurmuş. Bu yüzden eski zamanlarda 'Bey çok sinirli, daha afyonu patlamadı' gibi ifadeler kullanılırmış.

Ne Şam'ın Şekeri Ne arab'ın yüzü
''Ne Şamın şekeri Ne arabın yüzü'', deyimi aslında ''Ne Şamın şekeri ne arabın zekeri'' nin modifiye edilmiş şeklidir. Açıklamasını "Aman ne o olsun ne de o" şeklinde Benden uzak Allah'a yakin olsun'' a benzer bir deyim.

Bundan iyisi Şam'da kayısı
"Daha iyisi olamaz, daha fazla zorlamaya gerek yok" anlamına gelen atasözü.

( eposta ile geldi, kaynağını bilmiyorum)

Fringe : Semboller

Fringe : Semboller

26 Ocak 2010 Salı

Erkeklerin kadınlarda nefret ettiği 8 giyim tarzı

Erkeklerin kadınlarda nefret ettiği 8 giyim tarzı

Din

Din

Bütün toplumlar, MÖ 6. yüzyıla kadar kendi uydurduğu fikirlerle yaşamış. Bunlar insanoğluna faydalı olmasaydı bu kadar yaşamazdı...

19 Ocak 2010 Salı

12 Ocak 2010 Salı

Gözleri Siyah Kadın - Nazım Hikmet

Gözleri siyah kadın o kadar güzelsin ki
Çok sevdiğim başına yemin ediyorum ben
Koyu bir çiçek gibi gözlerin kapanırken
Bir dakika göğsünün üstünde olsa yerim
Ömrümü bir yudumda ellerinden içerim
Gözleri siyah kadın o kadar güzelsin ki.

NAZIM HİKMET

Mantarlar

Mushroom World

Fotoğraf




Posted by Picasa